Page de couverture de Rekindling Family Ties: A Warm Winter Tale in Antalya

Rekindling Family Ties: A Warm Winter Tale in Antalya

Rekindling Family Ties: A Warm Winter Tale in Antalya

Écouter gratuitement

Voir les détails du balado

À propos de cet audio

Fluent Fiction - Turkish: Rekindling Family Ties: A Warm Winter Tale in Antalya Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-27-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Emre sıcak bir kış sabahı Antalya'ya, eski şehrine döndü.En: Emre returned to Antalya, his old city, on a warm winter morning.Tr: Bavulunu kaldığı pansiyona yerleştirdikten sonra, hafif bir rüzgar eşliğinde kalabalık ve renkli Eski Çarşı'ya yürüdü.En: After placing his suitcase in the hostel where he was staying, he walked to the bustling and colorful Eski Çarşı, accompanied by a gentle breeze.Tr: Etrafta hareketlilik vardı; baharatlar renkli kumaşlarla süslenmiş tezgâhlardan sarkıyordu.En: There was activity around; spices hung from stalls adorned with colorful fabrics.Tr: Roza, çam ağacı süsleri satıyordu.En: Roza was selling pine tree ornaments.Tr: Hava soğuktu ama çarşı sıcacıktı.En: The air was cold, but the bazaar was warm.Tr: Emre, birkaç yıl yurt dışında çalıştıktan sonra nihayet bu kutsal topraklara geri dönmüştü.En: Emre had finally returned to these sacred lands after working abroad for several years.Tr: Yüreğinde bir ağırlık vardı.En: There was a heaviness in his heart.Tr: Kardeşi Zeynep ile arasında çözülememiş meseleler vardı.En: There were unresolved issues between him and his sister Zeynep.Tr: Onu görmek istiyor, aralarındaki buzdolabını eritmek istiyordu.En: He wanted to see her and melt the ice between them.Tr: Emre ailesine yıllardır uzak kaldığı için pişmanlık duyuyordu.En: Emre felt remorse for being distant from his family for years.Tr: Özellikle Zeynep, o yıllar boyunca kendisini yalnız bırakılmış hissetmişti.En: In particular, Zeynep had felt abandoned during those years.Tr: Emre bu yüzden geri dönüştü; aralarını düzeltmek için.En: This was why Emre returned; to make amends.Tr: Çarşıda gezinirken birden Zeynep'i gördü.En: While wandering in the bazaar, he suddenly saw Zeynep.Tr: Zeynep, bir tezgâhın önünde nevresimlere bakıyordu.En: Zeynep was looking at bed linens in front of a stall.Tr: Yanına yaklaştı, "Zeynep, merhaba!" dedi nazikçe.En: He approached her and said gently, "Zeynep, hello!"Tr: Zeynep, kardeşini görünce hem şaşırdı hem de sevindi, ama gözlerindeki hafif kırgınlık silinmemişti.En: Zeynep was both surprised and pleased to see her brother, but the slight disappointment in her eyes had not disappeared.Tr: "Emre, ne zaman geldin?" diye sordu Zeynep.En: "Emre, when did you arrive?" she asked.Tr: "Daha yeni, ama seni görmek istedim," dedi Emre.En: "Just now, but I wanted to see you," Emre said.Tr: Birlikte çarşıda dolaşırlarken, eskiden yaptıkları gibi anneleriyle geldikleri pazarda paylaştıkları çocukluk anılarını hatırladılar.En: As they walked around the bazaar together, they remembered the childhood memories they shared with their mother in the market they used to visit.Tr: Boza içip kestane yediler.En: They drank boza and ate chestnuts.Tr: Biraz yürüdükten sonra, Emre konuyu ağırlığa getirdi.En: After walking a little, Emre brought up the serious topic.Tr: "Zeynep, biliyorum uzun zamandır buradayım," diye başladı.En: "Zeynep, I know I’ve been away for a long time," he began.Tr: "Ama bu Yeni Yıl'da her şeyi düzeltmek istiyorum. Affedebilir misin beni?"En: "But this New Year, I want to make everything right. Can you forgive me?"Tr: Zeynep bir an düşündü, ardından gülümsedi.En: Zeynep thought for a moment, then smiled.Tr: "Biliyorum uzaktaydın ama şimdi buradasın. Beraber ailemizi yeniden kurabiliriz," dedi sevgiyle.En: "I know you've been away, but now you're here. We can rebuild our family together," she said lovingly.Tr: Emre, Zeynep’in bu sözleriyle kalbinin ısındığını hissetti.En: Emre felt his heart warm at Zeynep’s words.Tr: Birbirlerine sarıldılar ve uzun süre öyle kaldılar.En: They hugged each other and remained that way for a long time.Tr: Çarşıda yankılanan çan sesleri arasında, Emre ve Zeynep için yeni bir başlangıç doğdu.En: Among the echoing bell sounds in the bazaar, a new beginning was born for Emre and Zeynep.Tr: O gün, yeni yıla aileleriyle birlikte umut ve mutluluk içinde girdiler.En: That day, they entered the New Year with hope and happiness with their family.Tr: Emre, ailesiyle bağlarını yeniledikçe, aralarındaki sevgiyi de yeniden inşa ediyordu.En: As Emre renewed his ties with his family, he was also rebuilding the love between them.Tr: Yılın son gününde aile, çarşıdan alınan güzel yemeklerle masanın etrafında toplandı.En: On the last day of the year, the family gathered around the table with delicious food bought from the bazaar.Tr: Zeynep ve Emre'nin barışması aileyi bir araya getirmişti.En: The reconciliation of Zeynep and Emre had brought the family together.Tr: Emre artık biliyordu ki, aile bağları emek ve ...
Pas encore de commentaire