Page de couverture de Love Rekindled: A Journey from Berlin to Cappadocia

Love Rekindled: A Journey from Berlin to Cappadocia

Love Rekindled: A Journey from Berlin to Cappadocia

Écouter gratuitement

Voir les détails du balado

À propos de cet audio

Fluent Fiction - Turkish: Love Rekindled: A Journey from Berlin to Cappadocia Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-29-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Kış mevsiminin soğuk rüzgarları İstanbul’da hissediliyordu.En: The cold winds of winter were being felt in İstanbul.Tr: Emir, pencerenin kenarına oturdu.En: Emir sat by the window.Tr: Kar taneleri sessizce süzülüyordu.En: Snowflakes were quietly drifting down.Tr: Ona, hayatta bazı şeylerin yavaşça ve zarifçe düştüğünü hatırlattı.En: They reminded him that some things in life fall slowly and gracefully.Tr: Berlin'de ise Zeynep, penceresinden bakan gri gökyüzünü izliyordu.En: In Berlin, Zeynep was watching the gray sky from her window.Tr: Her biri kendi dünyasında biraz hüzünlü, biraz umutluydu.En: Each was somewhat melancholic, somewhat hopeful in their own world.Tr: Emir, Zeynep'i düşündü.En: Emir thought of Zeynep.Tr: Onun sanata olan tutkusu, sıcak gülümsemesi...En: Her passion for art, her warm smile...Tr: Aralarındaki mesafe, zamanla iki onları da yormuştu.En: The distance between them had worn both of them out over time.Tr: Yeni yıl yaklaşırken, Emir bir şey yapması gerektiğini hissetti.En: As the new year approached, Emir felt he needed to do something.Tr: İşte bu yüzden, Zeynep'e sürpriz yapmak, eski sıcaklığı canlandırmak istedi.En: That’s why he wanted to surprise Zeynep, to revive the old warmth.Tr: Plan basitti.En: The plan was simple.Tr: Cappadocia, büyülü bir yer.En: Cappadocia, a magical place.Tr: Peri bacaları, balonlar, karlarla kaplı manzara adeta bir masal diyarını andırıyordu.En: The fairy chimneys, balloons, and snow-covered scenery were like a fairy tale land.Tr: Önceki konuşmalarında sıkça 'bir gün birlikte gitsek' demişlerdi.En: In their previous conversations, they often said, "if only we could go there together one day."Tr: Şimdi o zaman gelmişti.En: Now, the time had come.Tr: Yılbaşı gecesi yaklaşırken, Emir bütün işlerini bıraktı ve uçağa atladı.En: As New Year's Eve approached, Emir dropped all his work and hopped on a plane.Tr: Onun kalbi heyecanla doluydu.En: His heart was filled with excitement.Tr: Zeynep ise Berlin'den kalkıp geldi.En: Zeynep came from Berlin.Tr: Onu ziyaret edeceğini bilmiyordu.En: She didn't know he was going to visit her.Tr: Bu bir sürpriz olacaktı.En: It would be a surprise.Tr: Cappadocia'ya vardıklarında, birbirlerini gördüklerinde gözlerindeki sevgi açıktı.En: When they arrived in Cappadocia and saw each other, the love in their eyes was evident.Tr: Özlem, kar taneleri gibi eriyip gitmişti.En: Longing melted away like snowflakes.Tr: Ancak, planlanan romantik balon turu başlamadan bir kar fırtınası patlak verdi.En: However, before their planned romantic balloon tour could begin, a snowstorm erupted.Tr: Rüzgar, kışın ne kadar çetin olabileceğini gösteriyordu.En: The wind was showing how harsh winter could be.Tr: Ama onlar için kaya evlerin güvenliği, sıcak çorbanın tadı ve paylaşmanın huzuru vardı.En: But for them, there was the safety of rock houses, the taste of hot soup, and the peace of sharing.Tr: O gece, şömine karşısında geç saatlere kadar konuştular.En: That night, they talked late into the night in front of the fireplace.Tr: Emir, Zeynep’in kanaatlerini dinledi, anladı.En: Emir listened to Zeynep’s opinions, understood them.Tr: Zeynep, Emir’in desteğini hissetti.En: Zeynep felt the support of Emir.Tr: Hayatlarının koşuşturmacası içinde bu anın değerini anladılar.En: Amid the hustle and bustle of their lives, they realized the value of this moment.Tr: Yeniden birbirlerine yaklaşmak için küçük de olsa adımlar atmaları gerektiğini fark ettiler.En: They realized that they needed to take even small steps to get closer to each other again.Tr: Yeni yıla girerken, kararlar aldılar.En: As they entered the new year, they made decisions.Tr: Emir daha fazla vakit ayıracaktı.En: Emir would allocate more time.Tr: Zeynep sanatını, ama beraberliklerini de ihmal etmeyecekti.En: Zeynep would not neglect her art, nor their togetherness.Tr: Kar fırtınası durduğunda, doğa yenilenmiş gibi görünüyordu.En: When the snowstorm subsided, nature looked renewed.Tr: Beyazın içine gizlenmiş yeni bir başlangıç gibi.En: Like a new beginning hidden within the white.Tr: İkisi de, aralarındaki bağın güçlü olduğunu anladılar.En: Both realized their bond was strong.Tr: Mesafeler bir yere kadar engeldi.En: Distances were only an obstacle to a certain extent.Tr: Önemli olan, gerçekte neyi önceliklendirdikleriydi.En: What mattered was what they truly prioritized.Tr: Bu, onlar için yeni bir başlangıçtı, sıcak ve umut dolu...En: This was a new beginning for them, filled with warmth and hope...Tr: Yılbaşı gecesi, umutlar ve sevgilerle doluydu.En: New Year's Eve was filled with ...
Pas encore de commentaire