Programın 239. sohbetinde, Hakkı Yılmaz önce sosyal medyada dolaşan bir videoyu ele aldı. Videoda, günümüzde yaşanan fakirliğin, hayat pahalılığının ve geçim sıkıntısının işlenen günahlardan kaynaklandığı iddia ediliyor. Bu iddiaya göre, namaz kılmamak, oruç tutmamak, kadınların başlarını örtmemesi gibi nedenler bu sıkıntılara yol açıyormuş. Ancak Hakkı Yılmaz, bu iddianın yanlış olduğunu ve asıl günahların Allah'ın emirlerini yerine getirmemek olduğunu belirtti.

GERÇEK GÜNAHLAR VE SONUÇLARI

Asıl günahların, Allah'ın emirlerini yerine getirmemekten kaynaklandığını vurgulayan Hakkı Yılmaz, Müslümanların çalışmaması ve erken yaşta emekli olup çalışmamalarının da bu günahlar arasında yer aldığını söyledi. Kur'an'da sabır kavramının yanlış anlaşıldığını, acı ve yoksulluk karşısında ses çıkarmamanın erdem değil zillet olduğunu belirtti. Sabır, musibetlere karşı direnç göstermeyi ve hakkını aramayı ifade eder.

TAKVA VE SABIR

Hakkı Yılmaz, Kur'an'da takva sahiplerinin ve sabredenlerin cennette ödüllendirileceğini, sabır ve direncin müminlerin temel özellikleri olduğunu vurguladı. Asr Suresi ve Ali İmran 200. ayeti örnek göstererek, sabrın ve örgütlenmenin önemini açıkladı.

UGANDA'DAN GELEN SORU

Programın ikinci bölümünde, Uganda'dan gelen bir ilahiyatçının sorusu ele alındı. Soru, Ramazan ayında şeytanın bağlanması ve serbest bırakılmasıyla ilgiliydi. Hakkı Yılmaz, bu konuda peygambere atfedilen hadislerin yanlış yorumlandığını ve Kur'an'a aykırı olduğunu belirtti. Ramazan ayında, Kur'an'ı iyi anlayanların ve takvaya ulaşanların günah işlemeyeceğini, çünkü orucun amacının takva, Allah'ı büyükleme ve nimetlerin şükrünü ödemek olduğunu açıkladı.

SONUÇ

Sonuç olarak, Hakkı Yılmaz, Müslümanların gerçek günahlarının Allah'ın emirlerini yerine getirmemekten kaynaklandığını ve bu sebeple yoksulluk ve sıkıntı çektiklerini belirtti. Programı, Uganda'dan gelen soruya verilen yanıtla tamamladı.

KADINLAR NİYE HOR GÖRÜLÜYOR? İSLAM DİNİ BARIŞ DİNİ DEĞİL Mİ?

Programın 236. sohbetinde, Hakkı Yılmaz Kur'an ve İslam programına devam ediyor. Bu programda, izleyicilerden gelen soruları yanıtlamaya odaklanıyor. Özellikle Hüseyin Köksal'ın soruları üzerinde duruluyor.

RESUL VE NEBİ KAVRAMLARI

İlk olarak, Hakkı Yılmaz, Resul ve Nebi yerine neden peygamber kelimesini kullandığını açıklıyor. Resul sözcüğünün Türkçesinin "elçi" olduğunu belirtiyor. Nebi sözcüğünün ise önemli haber getiren kişi anlamına geldiğini ve Farsçadan Türkçeye geçen "peygamber" kelimesinin bu anlamı karşıladığını ifade ediyor. Ayrıca, Nebi sözcüğünün Öz Türkçesi olan "Yalvaç" kelimesinin anlaşılmadığı için kullanılmadığını belirtiyor.

ZEKAT KAVRAMI

Hakkı Yılmaz, zekatın anlamını ve İslam'daki yerini açıklıyor. Zekatın kök anlamının temizlik olduğunu, ancak İslam'da zekatın, Allah'ın dininin yayılması ve ayakta tutulması için verilen bir iman borcu olduğunu vurguluyor. Zekatın sadaka ve infaktan farklı olduğunu, zekatın gönüllü olarak verildiğini, sadakanın ise zorunlu olarak toplandığını belirtiyor. Müslümanların zekatı, İslam'ın hüküm sürdüğü yerlerde vermesi gerektiğini ve bunun bir iman borcu olduğunu ifade ediyor.

CENAZE UYGULAMALARI

Programın bir diğer bölümünde, cenaze namazı ve uygulamaları hakkında sorular yanıtlanıyor. Hakkı Yılmaz, günümüzdeki cenaze uygulamalarının tamamının adetlerden geldiğini ve Kur'an'da cenaze namazıyla ilgili herhangi bir hüküm olmadığını belirtiyor. Tevbe Suresi'nde geçen bir ayetin, münafıkların cenazeleriyle ilgili olduğunu, münafıkların cenaze namazının kılınmaması gerektiğini açıklıyor. SONUÇ

Sonuç olarak, Hakkı Yılmaz, Resul ve Nebi kelimelerinin Türkçeleştirilmiş hali olan peygamber kelimesinin kullanılmasının daha anlaşılır olduğunu, zekatın İslam'da çok önemli bir yer tuttuğunu ve gönüllü olarak verilmesi gerektiğini, cenaze uygulamalarının ise tamamen adetlerden geldiğini ve Kur'an'da böyle bir uygulama bulunmadığını belirtiyor. Programı, sorulara yanıt vererek ve izleyicilere teşekkür ederek tamamlıyor.